KAHVE BAHANE

KAHVE BAHANE
Gönül ne kahve ister ne kahvehane gönül sohbet ister kahve bahane…Belki de dedelerden anneannelerden , babaannelerden kalan bir miras belki de alışkanlık… Çok severim Türk kahvesini, benim için diğer kahvelere hiç benzemez... Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Yumuşak ve kadifemsi köpüğü sayesinde damakta ,uzun süre tadını bırakır. Günlük yaşamımızda çok yer etmiştir.Nerede içiyorsan, kiminle içiyorsan ona göre değişir tadı...Dostlarınla içtiğin kahve neşe dolu bol köpüklüdür. Sevdiğin dostun üzüntülü ise içtiğin kahvenin tadı kederlidir,acıdır. Tek başına balkonda içtiğin kahve ,yalnızlıktır. Yorgun olduğunda hafifletir seni,unutturur yorgunluğunu,İçki içmişsen koyu şekersiz bir kahve derin kuyudan çıkararak,ferahlatır ,derin bir uykuya dalarsın… Kızlarımızı istemeye gelinen evlerin,bayramlarımızın vazgeçilmez ikramıdır,Türk kahvesi...B inlerce yıl öncesinden zamanımıza kadar bir çok şeylerle bakılan fal, bizim Türk kahvemizle de özleşmiştir,Türk kahvesi deyince ,Kahve içen kişi dibindeki telveyi ,fincanını sol elle tutarak,sağdan sola çevirerek üç kere çalkalayıp kapatır.sonrada’’bakacak kimse var mı?’’diye sorar,bakan yoksa kendin bildiğine göre yorum yapar.Apartmanda her gün bir evde saat onda kahve içilir. Komşu Naciye hanım sabah saat onda muhakkak bağırır ,Ayşelerdeyiz hadi gelen gelsin.Tabi ki Naciye hanım çok iyi fal baktığından herkes işi gücü bırakıp peşinden…..kapıdan içeri girerken de ’’Şule kızım çabuk bir kahve yap da içelim’’daha öğlene yemek yapacağım.Herkes saat ona kadar bir işler yapmıştır, bu o yorgunluğun dinlenme kahvesidir. Kahve aynı kahvedir belki... köpüğüyle, rengiyle,dumanıyla,yorgun oldukları için , içtikleri kahve hafifletir kendine getirir,unutturur günün ağırlığını insanlara...Biraz da gönül ne kahve ister ne kahvehane gönül sohbet ister kahve bahane hatırlatır.Kahveler içilir,tabi ki arkasından fincanlar kapatılır.Naciye hanım bakacak fallara…Fallar… Her gün aynı şey ,siz inanırımsınız? Fal nasıl bakılır,çıkanları varmıdır..Hepinize bol şekerli kahve tadında günler,sohbetler dilerim. (Bahar Demir)

21 Eylül 2009 Pazartesi

Nar ve faydaları

Nar tanesi nur tanesi annesinin bir tanesi

Masal masal matlamış,
Narlar dalda çatlamış.
Çarşıdan aldım bir tane,
Eve geldim bin tane

Şarkılarda, şiirlerde,tekerlemelerde her an adı geçen bu meyvenin nar tanelerinin bazı toplumlarda yaşam sembolü olduğuna inanılır. Eski Mısır da nar meyvası, din adamları tarafından kutsal sayılmış ve kumaşlrda motif olarak kullanılmıştır. Mimari figürlerde de nar işlemelerine rastlanır. İznik de çıkan çini sanatında kullanıldığı çıkan tarihi eserler arasında rastlanmıştır. Avrupa da, tıp alanında hastalıkları tedavi etmek için kullanıldığı kitaplardan biliniyor..

Dünya Mutfaktğında ve bizim mutfaktakı yerı Özellikle Ege ve Akdaniz bölgesinde nardan nar ekşisi adı verilen bir sıvı elde edilir ve başta salata olmak üzere pek çok yemeğe tatlandırıcı olarak eşlik eder.Güneydoğu bölgesi yemeklerinde nar suyu çok kullanılır. Nar meyvasının taneleri tart ve pasta yapımında, Avrupanın bazı bölgelerinde de çorba ve sosların ana malzemesi olarak Batı mutfaklarında nar; tatlı, tuzlu ve sıcak olarak tüketilir.. Özellikle Fransız mutfağında peynirle birlikte servis edilerek başlangıç olarak sunulur. Ayrıca pasta, tatlı ya da yemeklerin süslemelerinde kullanılır. İçkilerde de nar suyu birçok kokteylin esas maddesidir.Taze olarak meyvası yenen narın suyundan şurup, pekmez ve likör yapılır.
Asırlardır her seye konu olmuş bu meyvenin insan sağlığındaki faydaları da ilim adamları tarafından kanıtlanmıştır. Nar, şifalı bitkiler içinde yer alır .
"Amerikalı bilimadamları, nar suyunun ileride prostat kanseriyle mücadelede kullanılabileceğini kaydettiler .ABD'deki Wisconsin Üniversitesi'nde görevli bilimadamı Hasan Mukhtar başkanlığındaki ekip, fareler üzerinde yaptığı araştırmada, farelerin içme suyuna nar suyu kattı. Kanserin ilerleme hızının, nar suyu miktarı artıkça yavaşladığını tespit eden bilimadamları, bundan sonraki deneylerde nar suyunun insanlardaki etkisini araştıracaklarını açıkladılar.Ekibin başkanı Mukhtar, ''Bu sonuçların, narın kansere ve özellikle de prostat kanserine karşı etkin maddeler içerdiğinin kanıtı olduğunu'' ifade etti. Bilimadamları, farelere verilen nar suyu konsantresinin, insanların bir günde içebileceği nar suyuna eşdeğer olduğunu da belirttiler. Antioksidan yönünden zengin olan nar, daha önce yapılan araştırmalarda da ciltteki tümörlerin büyümesini yavaşlatmıştı."( yazı Ankara, aa )

Nar suyundaki antioksidan miktarı, kırmızı şarap, yeşil çay, kızılcık ve portakal suyuna göre 3 kat daha fazla. 1 bardak nar suyu, 2 kadeh kırmızı şarap, 10 bardak yeşil çay ve 4 bardak kızılcık suyu ile aynı seviyede antioksidan madde içerdiği, Narda ayrıca C vitamini, demir ve potasyum var. Narın 100 gr.da 20 mgr. C vitamini bulunduğu Vücuda enerji veren meyvalardan biri olan narın 100 gr.ında 62 kalori var olduğu ayrıca bol miktarda şeker, mineral içerdiği ve potasyum bakımından da zengin olduğu bilim adamları tarafından söylenir.Ağaçın gövde, kök ve dal kabukları; nişasta, mannit, reçineli maddeler, asitler, tanen, punicin ve olkoloidler taşır. Nar kabuğundan yapılan ilaçlar tenya düşürmek için kullanılıyor..Narın vücudu ve kalbi kuvvetlendirme, ishali kesme, şerit düşürme, burun poliplerine faydalı olma gibi yararları bazı bitkisel kitaplarda yazıyor.
Ancak! içerdiği bazı kimyevi maddeler yüzünden bazı doktorların kitaplarında mide ve bağırsak hastalığı olanların, küçük çocukların ve hamilelerin fazla kullanmamaları tavsiye ediliyor.
Tatlı nar midede çabuk çözüldüğü için hazmı kolay olduğu söyleniyor. Ancak zaman zaman midede şişkinlik ve gaz meydana getirdiği için ateşli hastalığı olanlara iyi gelmeyeceği belirtilmiş. Ayrıca tatlı nar mideyi kuvvetlendirdiği, boğaza ve akciğerlere faydalı olduğu, öksürüğe iyi geldiği, Ekşi nar ise mide yanmalarına karşı faydalı olduğu idrar söktürdüğü ishali kusmayı kabızlığı kalp ve mide ağzındaki ağrılara iyi geldiği yazılır.

Suyu zarıyla birlikte çıkarılıp bal ile merhem kıvamına gelinceye kadar pişirilip diş etlerine sürüldüğünde diş eti tahrişine iyi geldiği bazı bitkisel kitaplarda yazıyor. Dolama / tırnak iltihabı ve cerahatli yaraların tedavisinde nar çekirdeğinin balla birlikte karıştırılarak merhem halinde tatbik edilmesi tavsiye ediliyor. Nar çiçeği de yaralar için kullanıldığı söyleniyor.
NOT: Zaman zaman midede şişkinlik ve gaz meydana getirdiği için ateşli hastalığı olanlara iyi gelmeyeceği belirtilmiştir.
Ancak içerdiği bazı kimyevi maddeler yüzünden mide ve bağırsak hastalığı olanların, küçük çocukların ve hamilelerin fazla kullanmamaları tavsiye ediliyor. Tabiki her şeyin fazlası zarar olduğuda unutulmamalıdır

Annemin Şifalı Bitkileri

Mutfak sırları

 Yeni yemek yapmak isteyen arkadaşlara yardımcı olmak için bu sohbeti başlatım. Sizlerde zaman zaman yaptığınız değişik yemek tecrübeleri yazarsanız. Ben hala bir şeyler yaparken deneme yanılma yöntemiyle bir şeyler keşfediyorum. Bir gün yemek yapmak isteyen arkadaşlarlara da yardımı olacağını sanıyorum.
Ben yemek öğrenirken bu kadar kitap ve tarifler yok olduğu için biraz zorlukla daha çok benden yaşlı kimselere sorarak evden anneanne ve babaannelerin halaların tecrübelerinden yararlandım, sonradan etrafımdaki komşulardan öğrenmiştim ama o zamanlar mutfak sırları bazen verilmediği için yaparak tecrübe sahibi oluyorsunuz. Halen başka yörelerden gelen kişilerin nasıl yemek yaptığını başında durarak öğrenmeye çalışıyorum. Yeni yemek yapan arkadaşlara kolay gelsin inşallah faydalı olur.


Herkes Mutfak sırlarını bu sayfa da paylaşırsa yeni yemek yapmaya başlayan arkadaşlara yardımcı olacağını sanıyorum.

-Tatlı ya da tuzlu hamur işlerini yaparken hamurunuzu üzerini bezle örterek 30 dak. buzdolabında dinlendirmeye dikkat ediniz. Dinlenen hamurun daha iyi açıldığını ve daha lezzetli olduğunu göreceksiniz. Hatta bir gün dolapda dinlendirebilirsiniz. Hamuru dolaptan çıkardıktan sonra yarım saat ılık bir yerde tutun ondan sonra ne yapmak istiyorsanız başlayın.
-Yemeğinize yapacağınız terbiyeyi, yemeğin kesilmesini önlemek için yemek biraz ılındıktan sonra yapın. Terbiyelediğiniz yemeği bir taşım kaynatırsanız yemeğiniz, kesilmeden ve tadı bozulmadan terbiyelenmiş olacaktır.
-Yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan hemen sonra soğuk suya atın, biraz bekletin.
-Yemeğin tuzunu fazla kaçırınca tencereye bir kaç parça çiğ patates atın,fazla tuzu çekeçektir.
-Mayalı hamur yaparken içine bir kaşık karbonat atarsanız hamurunuzun daha çabuk kabardığını görürsünüz.
-Sosislerin patlamasını önlemek için, fırın ya da ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmak yeterli olacaktır.
-Sebzeleri, salatalık,marulu tuzlu sirkeli suda bekletirseniz daha çabuk temizlendiğini görürsünüz.Patlıcanları yarım saat tuzlu suda bekletmek acısını alır.
-Domatesleri kolay soymak için, bıçağın sırtı ile alt kısmına artı işareti koyun kaynar suda 1-2 dakika tutun artı koyduğunuz yerden sıyırın.
-Kulandığınız salçalarının bozulmaması için üzerine zeytin yağı dökün.
-Mantar,Enginarın, Kerevizin yemek pişirildiği vakit beyaz gözükmesi için yarım saat limon ve sirke ile karıştırılmış suda bekletin,pişerken de içine 1 fincan süt koyun.
-Bayatlamış ekmeklerin üzerine su serpin folya kağıda sarıp 5-10 fırınlayın.Ekmeğiniz taze olacaktır.
-Kuru Bakliyatlı bir yemek pişirecekseniz bir gece önceden bakliyatları ıslatın. Haşlarken ise tencereye bir tutam karbonat katın. Böylece bakliyat daha kolay pişecektir.
-Ciğer kavurması yaparken yarım saat önceden (ciğeri yıkadıktan sonra) kaynar suda bekletirseniz tadının çok güzel olduğunu görürsünüz.
-Kızartma yaparken ciğerleri bulayacağınız una bir kaşık karbonat koyarsanız ciğerin daha yumuşak kızarmasını sağlarsınız.
-Haşlanmış yumurtalarınızın çatlamasından şikayetçiyseniz, yumurtayı haşlarken üstüne suyuna bir tutam tuz atın. Çatlamadan kaynadığını göreceksiniz.
-Fırında pişireceğiniz tavukların nar gibi kızarmasını istiyorsanız yağladıktan sonra üzerine biraz toz şekeri serpin.
-Hazırladığınız pizza hamurunun daha yumuşak olmasını istiyorsanız hamuru hazırlarken sade un ile patates nişastasını yarı yarıya kullanın.
-Meyveli pasta yaparken pastaya koyacağınız meyveleri şekere bulayarak koyarsanız pastanız daha uzun süre tazeliğini koruyacak, meyveler çabuk bozulmayacaktır.
-Patates kızartırken fazla yağ çekmesini önlemek için kızartmadan önce süt dolu bir kapta bekletin. Patatesler kıtır kıtır olsun istiyorsanız ise una bulayarak kızartın ve tuzu kızarttıktan sonra serpin.
-Tuz rutubetsiz yerde saklanmalıdır. Tuzluklarınızın içinde 15-20 adet pirinç bulundurursanız rutubeti alır
-Genellikle pasta ve börek yaparken yumurtanın sarısını ayrı kullanmanız gerekir. Yumurtayı altında kap olan ve dar ağızlı bir huninin içine kırarsanız, akı hemen akar, sarısı hununin içinde kalır.
-Kahvaltı ya da çay saati için hazırladığınız hamur kızartmalarının daha leziz olması elinizde. Hamura eklenen kabartma tozuna biraz tozşeker katın. Hem lezzetinin artacağından hem de daha iyi kızaracağından hiç şüpheniz olmasın.
-Karnabahar, lahana, soğan gibi keskin kokulu yiyecekler pişirilirken tencere kapağı aralık tutulursa, kokunun yemeğe sinmesi önlenmiş olur.
-Sebze yemeği pişirilirken yemeğe ekleyeceğiniz su sıcak olmalıdır. Yemeğiniz daha lezzetli olacaktır.Yeşil renkli sebzelerin rengini korumak için tencerenin kapagı aralık tutularak buharın çıkması sağlanmalı veya yemek tencerenin kapağı sık sık açılarak pişirilmelidir.
-Sebzeler haşlanarak kullanılacaksa, haşlama suyuna eklenecek bir miktar sirke, sebzelerin renginin korunmasını sağlayacaktır
-Yumurta akını çırptığınız zaman çırpılan kap yağdan arınmış olmalı ve az miktarda tuz eklenmeli ki yumurta beyazı iyi kabarsın
-Eğer evde ekmek yapıyorsanız, içine koyacağınız bir miktar haşlanmış ve ezilmiş patates ekmeğinizin daha geç bayatlamasını sağlayacaktır.
-Etin lezzetli olması büyük için iki soğanı çok küçük parçalar halinde kestikten sonra bir tülbentin içine koyun et suyunun kaynadığı kabın içine koyun et pişince tülbenti çıkartın.
-Aynı kabın içine bir miktar zeytinyağıyla birlikte kekik ve defne yaprağı koyun. Eti bu karışımın içine yatırın ve 24 saat bekletin. Etinizin yumuşak ve lezzetli olacağını göreceksiniz.
-Tuz bazen sütü keser. Bu nedenle, beşamele ve diğer sütlü soslara, kıvamı bulduktan sonra tuz koyunuz.
-Yemeğinizin tuzunu fazla kaçırınca tencereye birkaç parça çiğ patates atın. Fazla tuzu çekecektir
-Pilavınızı tekrar ısıtırken, bir kabın içinde ateşe su koyup kaynayınca tencerenizi içine oturtursanız pilavınız taneli kalır ve tazeliğini muhafaza eder.
-Çorbanın tuzunu fazla koyduysanız hemen içine irice dilimlenmiş bir kaç patates atın. Bir miktar pişirdikten sonra patatesleri çıkarın. Fazla tuzun gittiğini farkedeceksiniz. Bu yöntem her sulu yemek için geçerlidir.
-Pizzanızın daha yumuşak olması için hamura sade unun yanı sıra, patates nişastası da katmayı deneyin.
-Yemek ve reçel yaparken tahta kaşıkla karıştırılırsa tadının daha güzel olduğunu görürsünüz.
Pilav yaparken, margarin, çoğunlukla da tereyağ kullanırım.Ancak bunları eritirken, içine bir miktar da ayçiçek yağı koyarım, pilav parlak olur.

-Islattığım princi, tel süzgüde en az 5-6 defa yıkarım, nişastası gider, pilav daha lezzetli olur.
-Princi, mutlaka yağla kavururum, kavrulurken içine et suyu atarım, ki, prinç taneleri et suyuyla iyice özdeşleşsin.
Zeytinyağlı yemek yaparken asla salça koymayınız ve tüm malzemeyi koyduktan sonra üzerine bir çay kaşığı toz şeker koyunuz.

Hangi yemeği yaparsanız yapınız, önce harlı ocakta kaynayıncaya kadar tutunuz, daha sonra kısık ocakta pişmesini sağlayınız. Göreceksiniz, yemeğiniz daha lezzetli olacaktır.
Et pişirirken içine tuz atmayınız. Tencereyi indirmeye yakın (pişmesine yakın), tuz ilave ediniz. Bir taşım kaynatıp ocağınızı kapatınız.
Yemeğin terbiyesi için, hazırladığım terbiyeye, sıcak yemeğin suyunu ilave ederek karıştırır, terbiye malzemesinin sıcaklığını, yemeğin sıcaklığına eşdeğer hale getirip öyle yemeğe koyarım ki yemekde kesilme olmasın.
-Mantarın tadı içinde kalması için ilk önce harlı ateşte içine su koymadan kendi bıraktığı su ile tathta kaşıkla karıştırarak çekene kadar pişirin sonra kaynar su ekliyerek kısık ateşte kaynatın.(Mantar çok su salmayacağından tadı içinde kalıyor)

- Mantarın bıraktığı suya çok az kaynar su ekliyerek bulgur ya da pirinç plavı yaparsanız çok güzel bir tad yakaladığınızı görürsünüz.
-Hangi yemek olursa olsun su eklemek gerekiyorsa kaynar su ekleyin.(Eskilerin bir sözü vardır,Pişmiş aşa soğuk su katma)
-Omlet yaparken çırpılan yumurtanın içine bir çorba kaşığı su ya da süt katarsanız omletin çok güzel kabardığını görürsünüz
-Limon sert ve suyu zor çıkıyorsa, kesmeden evvel bir iki dakika sıcak suya batırıp elinizle yuvarlayın sonra kesin. O zaman suyunun daha kolay çıktığını göreceksiniz.
Soğan doğrarken; soğanı sirke ya da su ile yıkarsanız gözleriniz yanmayacaktır...
-Köftenizin güzel olmasını istiyorsanız buzdolabında bir gece bekletin içine koyduğunuz baharatlar ete geçsin.

- Domatesleri rendeledikten sonra buz kalıplarına koyarak dondurun. Böylece kullanıma hazır domates tabletleri elde edin. Gerekirse kalıptan çıkarıp poşetlere koyun ve isterseniz derin dondurucuda saklayabilirsiniz.
-Soğanın dip kısmını doğramak çoğu zaman zor olur. Bu işi kolaylaştırmak için çatalı en dip yerinden soğana batırın. Böylece sonuna kadar doğrayabilirsiniz.
-Dolma yapmak için ,lahana haşlarken haşlama suyuna içine bir kaşık sirke biraz tuz koyarsanız lahana kokusu çıkmaz. Lahana yaprağınada çok güzel bir tat verir.
-Muhalebini topaklanmaması için kısık ateşte devamlı tahta kaşıkla karıştırarak pişirin. Piştikten sonra mikser ile çırpın.

--Kestanenin üzerinden keser ek soğuk suda bekledik den sonra kaynatılınca çabuk soyul duğunu biliyordum, kestanenin cinsi iyi olmasa bazen iyi soyulmuyordu.
-Cemal ustadan öğrendiğim yöntem süper sizlerle paylaşmak istedim. Kestaneyi ortasından bıçakla ikiye böler gibi kesin.(ikiye bölmeyin sadece kabuğunu kesin ) Kızartma yapar gibi ısınan yağa atın 4-5 dakika kabukları ayrılın caya kadar kavurun. Soğuk suya alın kestaneler parçalanmadan bütün olarak çıkıyor. Bir kaşık şekeri karamel ize edin. İçine soğuk su koyun, içine kestaneleri atın, üzerine folyo kağıdı ile örtün 10 dakika kaynatın güzel kestaneleriniz yumuşamış yenecek şekle gelmiştir, afiyetle yiyin.
-Suyu az şekeri fazla koyarak hafif ağdalaşana kadar kaynarsa, içine atığınız kestaneler kestane şekeri oluyor.
Gramla verilen ölcülerin bardak olarak öşçüleri
250 gr. arpa şehriye- bir su bardağı
15 gr.arpa şehriye - bir çorba kaşığı
150 gr.irmik bir- su bardağı
16 gr.kakao - iki çorba kaşığı
45 gr.fındık - bir su bardağı
200 gr.mercimek- bir su bardağı
25 gr.kaşar peyniri - altı çorba kaşık
125 gr.nişasta - bir su bardağı
15 gr.margarin bir çorba kaşığı

23 Temmuz 2009 Perşembe

Sağlıklı yaşam için bilinçli spor

Sağlıklı yaşam için bilinçli spor
Düzenli bir şekilde spor yapmak, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığınız açısından son derece yararlı. Ancak sporu düzenli olduğu kadar bilinçli yapmak da önemli. Bu yüzden atacağınız ilk adım vücudunuzu iyi tanımak ve hangi sporun size daha yararlı olduğunu bilmek olmalı.
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için pek çoğumuz kendi çapımızda önlemler alıyoruz. Kimimiz dengeli beslenme reçeteleri uyguluyor, kimimiz ise çok düzenli olmasa da spor yapmaya çalışıyor. Ancak spora başlamadan önce, hangi spor dalının size uygun olduğunu bilmeniz gerekiyor. Çünkü bilinçsizce yapılan spor yarardan çok zarar da getirebilir.
Düzenli ve bilinçli yapılan spor, hem ruh hem de fiziksel sağlık açısından son derece yararlı. 30 yaşından itibaren her yetişkinin metabolizması yavaşlamaya başlıyor. 20 ile 50 yaş arası ise %10 kas kaybı yaşanıyor. Tüm bunları engellemenin yolu da hayat boyu düzenli spor yapmaktan geçiyor.
Fakat vücudunuzu iyice tanımadan, herhangi bir risk taşıyıp taşımadığınızı bilmeden kendinize uygun sporu seçmeniz de zor. Bu yüzden spor salonlarında yaptığınız egzersizlere, bisiklet turlarına, tenise, basketbola, voleybola, yüzmeye ve hatta sabah yürüyüşlerine başlamadan önce yaptıracağınız kontroller, sağlık problemlerine sebep olabilecek herhangi bir riske karşı erkenden önlem almanızı sağlayacaktır.
Kalıtımsal faktörler
Uzmanlara göre genç insanlarda spor yaparken görülen yaşam kayıplarının çoğunun altında doğuştan gelen bozukluklar yatıyor. Diğer nedenler arasında ise kalple ve damarla ilgili problemler bulunuyor. Ayrıca dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan geniş kapsamlı araştırmalara göre futbol, basketbol, atletizm gibi spor dallarında aktif olarak bulunan erkekler, daha fazla risk altında. Çünkü kadınlar spor etkinliklerinde erkekler kadar faal değil. Olsalar bile onlar kadar ağır spor yapmıyorlar.
Yapılan araştırmalar, ailesinde ritim bozukluğu gibi kalıtsal rahatsızlıklar bulunan kişilerin, düzenli spor yapmaya başlamadan önce mutlaka bir kardiyolog tarafından incelenmesi gerektiğini gösteriyor. Ancak detaylı incelemelerden sonra kişinin hangi sporu yapıp hangisini yapamayacağına karar veriliyor. Örneğin düzenli spor yapan, ancak ailesinde kalp rahatsızlığı bulunan bir kişide göğüs ya da mide ağrısı, sırt ağrısı, baş dönmesi, düzensiz kalp atışları ve yorgunluk gibi belirtilerin görülmesi, bu kişinin ciddi bir risk taşıdığı anlamına gelebiliyor.
35 yaşından büyük kişilerin spor yaparken karşılaşabileceği çeşitli olumsuzluklar da önem taşıyor. Örneğin 35 yaş ve üzeri gruba dahil olan kişilerde sıkça rastlanan damar sertliğine karşı düzenli egzersiz öneriliyor. Ancak bu noktada doktor kontrolünden geçmek ve rutin kontrollere ek olarak egzersiz EKG�si ve ekokardiografi incelemelerinin yapılması şart.
http://www.lipton.com.tr/tcorner/ayin_konusu.asp

Şeftali

Yaz aylarının en sevilen meyvelerinden biri olan şeftali kiraz ve kayısıgibi gülgiller ailesindendir. Şeftalinin ana vatanının Doğu Asya ve Çinolduğunu düşünülmektedir. Ülkemizde şeftali yetiştiriciliği birkaç ilimizdışında tüm illerde yapılabilmektedir. Şeftali yetiştiriciliğinin yapıldığıbölgeler içerisinde Marmara Bölgesi başta gelmektedir.Çin de şeftali uzun yaşam ve ölümsüzlük sembolü olarak görülmüştür. Çinsanatında çömlek ve porselen dekorasyonunda kullanılmıştır. Avrupa’yaİran’dan İspanyollar tarafından getirtilmiştir. Romalılar MÖ 1000 yıllarındabu meyveyi tanımışlardır. Romalılar şeftaliye “Prunus Persica” adınıvermişlerdir.Çekirdeği kolay ayrılana yarma şeftali, ete yapışık olana et şeftalisidenir. Yarma şeftali genellikle taze meyve olarak tüketilir. Et şeftalisiise konserve yapımında kullanılır. Nektarin denilen tüysüz bir çeşidi devardır. Çekirdeği tek ve serttir.Şeftali alırken özellikle hoş kokulu olmasına dikkat edin. Eğer olgunşeftali alacaksanız hemen tüketin. Olgunlaşmamış şeftalileri evde odasıcaklığında bir kese kağıdı içinde 2-3 gün bekletirseniz olgunlaşmalarınısağlarsınız. Şeftalinin olgunlaştığını dokunduğunuzda yumuşamasından ve hoş kokusundan anlayabilirsiniz.
*Şeftali ağız ve midede salgıyı arttırarak hazma yardım eder. Yemek üzerineyenilen şeftali hazmın çabuk ve kolay olmasını sağlar.*Gribe karşı vücudun savunma mekanizmasını güçlendirir* Kansere ve kalp krizine karşı koruyucu olan betakaroten açısından dazengindir. Bir şeftali günlük C vitamini ihtiyacının %50 sini karşılar.* Böbreklerin ve safra kesesinin düzenli çalışmasını sağlar,* Sabah aç karnına ve gece yatarken 1-2 olgun şeftali yenir ya da suyuiçilirse İdrar yollarında kum ve taşı döker, yeniden olmasını önler. Bol bolidrar söktürür ve vücuttaki fazla suyu atar. Antioksidan özelliğiyle toksikmaddelerin vücuda vereceği zararları önler.*Şeftali çiçeğini kuru yada tazesini 1 litre kaynayan suya 10 gr atın. 10dakika bekletin. Çay gibi içilirse bağarsaklara yumuşaklık verir öksürüğühafifletir.*Yüz ve boyundaki kırışıklara gece ince şeftali dilimleri konur 10-20 dakikabekletin şeftali dilimleri alın yıkamadan yatın.* Sinir sistemi üzerinde olumlu etki yapar, uykusuzluğu giderir* Gece körlüğünü önleyici özelliğine sahiptir.*Şeftali ve badem, her ikisi de vitamin-mineral açısından güçlü. Bu tatlıdasavaş beşlisi olarak adlandırılan (A,C, E vitaminleri, çinko ve selenyummineralleri) Vücutta A vitaminini oluşturan temel madde olan betakaroten,şeftalide çok zengin miktarda bulunur kansere, yaşlanmaya karşı koruyan engüçlü vitamin ve minerallerden dördü de var olduğu söylenir.
Bol Şeftalili Günler!(Bahar Demir)

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Bize güneşten enerji getirdiği anlatan Domates

Sofraları görüntüsüyle renklendirilen tadıyla Damağımıza lezzet katan Bize güneşten enerji getirdiğini anlatan domates........
Memleketimizin bol güneşli, bereketli topraklarında yetişen bir yaz sebzesi fakat seralar sayesinde yılın her mevsimi bulmak mümkün hem çiğ hem de pişirilerek yenilen gerçekte meyva olan domatesi sebze olarak kullanıyoruz. İçeriğinde A, B1, B2, C, K vitaminleri, niacin, protein, yağ, karbonhidrat, organik asitler, potasyum, demir ve pek çok etkin madde bulunmaktadır. Vitaminler bakımından bakımından oldukça zengin olan yapısının yüzde doksan yedisi su olan, sağlığa yararı açısından mucize olarak değerlendirilen domatesin enerji değeride (kalorisi) azdır. Bize güneşten enerji getirdiğini anlatan kırmızılığını bozmadan, onun bize sağladığı sağlık özelliğinden faydalanabilsek.... Bugünlerde çok konuşulan ’saman gibi domates’ cümlesini kullanmamak için enerjisini yine güneşten alarak sofralarımızı süsleyebilse... Sağlığımıza faydalı olabileceğine inanıyorum.

Domates tüm yemeklerde de bolca tüketilen içersinde bulunan asitlerden dolayı sindirim sistemini kolaylaştıran bir özellik taşır. Domatesin içinde bulunan Likopen cilt hücreleri arasındaki bağları da kuvvetlendirmektedir. Sebze ve meyvelerde doğal olarak bulunan karoten (carotenoid) ailesine ait bir pigmenttir (hayvan ve bitki dokularına renk veren madde). İnsan vücudu likopen üretmediği söylenir. Likopen karpuz ve kırmızı greyfurtta da bulunduğu , likopen'in yüzde 85’i domates de, likopen açısından zengin olduğu uzmanlar tarafından yazılıyor.
Domatesin içerdiği C vitamininden yararlanmak için çiğ olarak tüketmek gerektiği söyleniyor. Likopen maddesi domates piştikçe artıyor ve zeytinyağıyla birlikte yenildiği zaman vücut tarafından daha kolay sindiriliyor.
*Domates C A E vitaminleri içerir zengin bir potasyum kaynağıdır.C vitamini oranı ortalama olarak elmadan ve portakaldan fazladır. İnsanın günlük C vitamini ihtiyacının 60 miligram olduğu dikkate alınırsa, bir domates bunu rahatlıkla karşılamaktadır” diye konuştu. Doç. Dr. Hüseyin Koç.
*Lif bakımından zengin beslenme; kolesterol kan şekeri ve trigliserid dengesine destek olur.
* C vitamini açısından da zengindir ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
*Son yıllarda kanser araştırmalarında adı sıkça geçen ve domatese kırmızı rengini veren bir karoten maddesi. Vücutta gerektiğinde A vitaminine dönüşebiliyor.
*GOPÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koç, domates salçasının meme kanserinin oluşmasını önlediğine dikkat çekerek, “Domates, kansere karşı korunmada, özellikle kaynatılarak hazırlanan domates salçası, meme kanserinin önlenmesinde, pişirilerek hazırlanan salçanın kadınlarda göğüs kanseri oranını azaltmasında, damar sertliğinin giderilmesinde kullanılır” dedi.
*Domatesin kansere karşı koruyucu bir özelliğe sahip olduğu söyleniyor.Harvard Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı tarafından yürütülen bir çalışmada karoten‘lerle prostat kanseri riski arasındaki ilişki incelenmiştir (Referans3). Bu çalışmalar neticesinde sadece likopen isimli karoten’ in bu kanser riskine karşı koruyucu özelliği açıkça belirlenmiştir. Günlük beslenme kültürlerinde büyük miktarda (6,5 mg/gün veya daha yüksek) likopen alan erkeklerde, daha az likopen alanlara göre prostat kanseri rsikinin yüzde 21 azaldığı gösterilmiştir. Haftada en az iki kez domates yiyen erkeklerin, diğerlerine oranla prostat kanserine yakalanma riskleri az olduğunu belirlemiştir. Pişmiş hatta salça halinde hazırlanan domatesin ise özellikle prostat ve mide kanseri riskini büyük ölçüde ortadan kaldırdığı hatta önleyici ilaç görevini üstlendiği yapılan son araştırmalarca kanıtlanmıştır bedensel yaşlanmayı yavaşlatıcı özelliğe sahip. Fotokimyasallar bakımından oldukça zengin olduğu yapılan araştırmalarda söyleniyor
*Domates suyunun karaciğerin, dalağın çalışmasını ve kan dolaşımını dengelemesi, sindirimi kolaylaştırmasına yardım ettiği biliniyor.
*Alzheimer hastalığını önlediği, Osteoporoz riskini azaltığı bilinmektedir.
* Domates içersinde likopen maddesi bulunur (likopenin maddesinin çok yararı olduğu gözlemlenmiştir)
*Vücudu kalp hastalıklarına karşı korur
* Gözleri koruyor ve kanı zararlı maddelerden arındırarak dolaşımını kolaylaştırıyor.
*Domates arı sokmasında, vücuda batan diken ve camların çıkarılmasında, nasır ve siğilin temizlenmesinde, sarılık hastalığında, ateş ve güneş yanıklarında yaygın olarak kullanılmaktadır.
* Asitli bir sebze olması nedeni ile pişme sırasında C vitaminini korumasına yardım eder.
* Sofraları görüntüsüyle renklendirilen tadıyla Damağımıza lezzet katan domatesi kullanırken saklarken dikkat edilecek püf noktaları bilelim.
*Domates uzun süre bekletilirse kokusunu ve tadını yitirir çabuk tüketilmelidir.
*Domatesin çok olgunu ve kırmızı alınmalı (Yeşil kısımları ’solanin‘ içerdiğinden tavsiye edilmiyor. Yeşil domateste antibiyotik özelliği olduğu soylenir.) Sert etli olanları salatalarda olgun olanları rendelenmiş olarak yemeklerde tüketilmelidir.
*Domatesin çekirdeği ve kabuğu lif açısından zengindir.
*Domatesin kendine has kokusunu istiyorsanız bir saat güneşte bekletin
*Dondurulmuş domatesler zamanla tadını kokusunu yitirdiği için pek tercih edilmez dondurulmuş domates alıyorsanız hemen kullanın.
*Domatesin ekşiliği pişerken içine konulacak bir tutam şekerle daha dengeli ve lezetli olacaktır.
*Domatesin kabuklarını kolayca soyabilmek için Üstünden artı işareti olarak kesin kaynar suda 1-2 dakika tutun kolay soyulduğunu göreceksiniz.
Bu kadar her şeye yararlı domatesi nerelerde kullanabiliriz
*Güne sabahleyin domatesi dilimleyip üzerine bir çay kaşığı zeytinyağı gezdirerek başlıyabilirsiniz.
*Domates, sirke ve tozşekerle hazırlanan acılı ve tatlı bir sos.olarak kullanabilirsiniz.
*Makarna üzerine domates sosu ekleyebilirsiniz
*İçecek olarak daha çok domates suyu içebilirsiniz. Domates susuzluğu en iyi gideren sebzedir. Yaz günlerinde içine tuz karabiber limon suyu domates suyuyla karıştırabilir afiyetle içebilirsiniz ve ikram edebilirsiniz.
*Taze olarak yenildiği gibi salça, konserve turşu, reçel, ketçap şeklinde de değerlendirilmektedir. Hepimizin bildiği gibi yemeklerimizde rahatlıkla kullanabiliyoruz.
*Domatesin Soğan biber,kekik sarımsak adaçayı vs gibi kaynaşma özelliği vardır.
*Bir bardak domates suyuna bir adet çiğ yumurta kırın, Cystein adlı bir tür protein içeren bu karışım vücuttaki zehirli maddelerin bir an önce dışarı atılmasını sağlar.
*Yüze maske olarak kullanılan domatesin cildin canli görünmesinde etkin yararı vardır. Maske yüze sürüldükten sonra en az yirmi dakika bekletilmeli sonra yüz yıkanmalıdır.

*CİLDİ CANLANDIRICI MASKE : iki domatesi fırında pişirin,kabuklarını soyun miksere koyun, yumurta sarısı ,bir kaşık badem yağı, yarım fincan süt ve şeftali suyu ilave edilerek karıştırın. Bir kaba boşaltın beş dakika kısık ateşte tutulduktan sonra indirin Süzme bal karıştırıln yüzünüze maske olarak uygulayın maden suyu ile yıkanacağı söylenir.

SİVİLCE VE KIRIŞIKLIKLAR İÇİN: İki tutam kurtulmuş düğün otu, bir tutam kabak çekirdeği toz haline getirilir. Ezilen kavunla birlikte iyice karıştırılarak lapa yapılır. Elde edilen lapaya bir fincan domates suyu ve bir çorba kaşığı badem yağı eklenilir. Yüzde 20 dakika tutularak maden suyu ile yıkanır. Sivilcelerin ve kırışıklıkların giderilmesinde etkinlik sağlar. Aynı zamanda şampuan olarak da kullanıldığı söylenir.
Bahar demir