BAHARLA BİRLEŞEN BAYRAM COŞKUSU
Bahar... Hani o yeryüzünün rengârenk çiçeklerle, kuş cıvıltılarıyla dolduğu, güneşin kollarıyla bulutları yararak ışığını büyük bir ihtişamla yeryüzüne düşürdüğü güzelim mevsim. Baharla birlikte doğa canlanır, hayat sanki yeniden başlar. Kışın kasvetli, soğuk, bulutlu günleri yerini güneşli, aydınlık, ılık günlere bırakır. Tüm canlılarda bir kıpırdanma, canlılık başlar. İnsanların yüreğindeki kasvet, yerini sevgi çarpıntılarına bırakır. Kuşlar cıvıltılarıyla, insanlar türküleriyle, çiçekler o güzelim renkleriyle süsler baharı. Peki neden bu kadar çok sevilir bahar mevsimi? Neden kuşlar herzamankinden daha canlı öter, çiçekler daha parlak açar? Çünkü baharla birlikte bahar bayramı yani "Nevruz"da gelir. İnsanlar baharın gelişini, içlerinde ki coşkuyu bayrama dönüştürerek kutlarlar. Nevruz doğanın canlanışının kutlanmasıdır. Bayramlar insanları birbirlerine yaklaştırır. Yüzyıllardır sürüp gelen Nevruz geleneğinin en önemli sonuçlarından birisi; insanları bir ar aya toplaması, paylaşımı çoğaltmasıdır. İnsanlar kötülüklerden, ard niyetlerden arınmış olurlar. Yürekler sevgi, barış, kardeşlik duygularıyla dolar. Çiçekler ola bildiğince renkli, kuşlar olabildiğince canlı, insanlar olabildiğince neşe dolu ve umutludur. Kuşları güzelim ezgilerine karışan çiçek kokular insanın içine işler. Böyle bir günde hangi insan kötülük düşünebilir ki? Üstelik dilekler kötülüklerin yeryüzünden kalkması içindir. Nevruz'da insanlar bir araya gelir, birlikte şarkılar, türküler söylerler. Geçmişten bu güne süregelen gelenekler bir kez daha tekrar edilir. Ateşin üstünden atlanırken dilekler tutulur. Dilekler dinlenirken geleceğe dair umutlar da yeşerir. Herkes dileğini kendi içinde tutar, kimseye söylemez. Çünkü söylenirse dileklerin yerine gelmeyeceği korkusu vardır. Yeni baharlar, yeni Nevruzlar, yeni türküler, yeni heyecanlar, yeni insanlar... Her bahar değişenlerdir bunlar...Hiçbir zaman değişmeyen ise insanlar arasındaki sevgi ve paylaşımdır. Gelin hep birlikte değişen ve hep aynı kalan yönleriyle Nevruz'u dileğimizce yaşayalım!
Bahar... Hani o yeryüzünün rengârenk çiçeklerle, kuş cıvıltılarıyla dolduğu, güneşin kollarıyla bulutları yararak ışığını büyük bir ihtişamla yeryüzüne düşürdüğü güzelim mevsim. Baharla birlikte doğa canlanır, hayat sanki yeniden başlar. Kışın kasvetli, soğuk, bulutlu günleri yerini güneşli, aydınlık, ılık günlere bırakır. Tüm canlılarda bir kıpırdanma, canlılık başlar. İnsanların yüreğindeki kasvet, yerini sevgi çarpıntılarına bırakır. Kuşlar cıvıltılarıyla, insanlar türküleriyle, çiçekler o güzelim renkleriyle süsler baharı. Peki neden bu kadar çok sevilir bahar mevsimi? Neden kuşlar herzamankinden daha canlı öter, çiçekler daha parlak açar? Çünkü baharla birlikte bahar bayramı yani "Nevruz"da gelir. İnsanlar baharın gelişini, içlerinde ki coşkuyu bayrama dönüştürerek kutlarlar. Nevruz doğanın canlanışının kutlanmasıdır. Bayramlar insanları birbirlerine yaklaştırır. Yüzyıllardır sürüp gelen Nevruz geleneğinin en önemli sonuçlarından birisi; insanları bir ar aya toplaması, paylaşımı çoğaltmasıdır. İnsanlar kötülüklerden, ard niyetlerden arınmış olurlar. Yürekler sevgi, barış, kardeşlik duygularıyla dolar. Çiçekler ola bildiğince renkli, kuşlar olabildiğince canlı, insanlar olabildiğince neşe dolu ve umutludur. Kuşları güzelim ezgilerine karışan çiçek kokular insanın içine işler. Böyle bir günde hangi insan kötülük düşünebilir ki? Üstelik dilekler kötülüklerin yeryüzünden kalkması içindir. Nevruz'da insanlar bir araya gelir, birlikte şarkılar, türküler söylerler. Geçmişten bu güne süregelen gelenekler bir kez daha tekrar edilir. Ateşin üstünden atlanırken dilekler tutulur. Dilekler dinlenirken geleceğe dair umutlar da yeşerir. Herkes dileğini kendi içinde tutar, kimseye söylemez. Çünkü söylenirse dileklerin yerine gelmeyeceği korkusu vardır. Yeni baharlar, yeni Nevruzlar, yeni türküler, yeni heyecanlar, yeni insanlar... Her bahar değişenlerdir bunlar...Hiçbir zaman değişmeyen ise insanlar arasındaki sevgi ve paylaşımdır. Gelin hep birlikte değişen ve hep aynı kalan yönleriyle Nevruz'u dileğimizce yaşayalım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder